Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, 2012 yılı sonunda kredi büyüme hızının yüzde 14 civarında gerçekleşeceğinin öngörüldüğünü belirterek, ”Bugün itibariyle Türkiye’de kredi büyüme hızı sorunsuz bir şekilde sürdürülebilir seviyelere yaklaşmıştır” dedi.
Başçı, “Zorunlu Karşılıklar ve Diğer Makro İhtiyati Politikalar: Gelişmekte Olan Ülke Tecrübeleri” başlıklı konferansta yaptığı açılış konuşmasında, Türkiye’deki para politikalarına değindi. Türkiye’de küresel kriz sonrasında, kısa vadeli sermaye girişlerindeki artışın, bankacılık sistemi aracılığıyla hane halkı ve şirketlerin krediye erişimini kolaylaştırdığını söyleyen Başçı, diğer taraftan bu durumun Türk Lirası'nın değerlenmesine yol açarak iç ve dış talepteki ayrışmaya yol açtığını kaydetti.
Kaygılar Artmıştı
Başçı, buna bağlı olarak cari dengenin hızla bozulması ve finansmanın kısa vadeli sermaye girişleri ile sağlanmasının, küresel risk iştahındaki ani değişimlere karşı ekonominin hassasiyetini artırarak, makro ekonomik ve finansal istikrara dair kaygıları gündeme getirdiğini ve alternatif bir politika yaklaşımını gerekli kıldığını söyledi
Zorunlu Karşılıklara Faiz Ödenmesi Uygulanmasına Son Verilmişti
Bu çerçevede yeni politika yaklaşımında fiyat istikrarı önceliği korunurken, finansal istikrarı da destekleyici bir amaç olarak gözetildiğini dile getiren Başçı, “Bu kapsamda politika faizinin yanı sıra, zorunlu karşılık oranları ve faiz koridoru gibi birbirini tamamlayıcı araçlar bir arada kullanılmıştır. Krizden çıkışta zorunlu karşılıklar kademeli olarak arttırılmış, karşılıklara faiz ödenmesi uygulamasına son verilmiş, karşılık oranları vadelilere göre farklılaştırılmış ve zorunlu karşılığa tabi yükümlülüklerin kapsamı genişletilmiştir. 2011 yılı Ağustos ayından itibaren deküresel büyüme ve kamu borcu sorununa ilişkin endişelerin derinleşmesi nedeniyle, küresel ölçekte riskten kaçınma eğilimi artmış ve risk iştahı daha oynak hale gelmiştir” dedi.
Zorunlu Karşılıklar Döviz Ve Altın Cinsinden
Başçı, bu dönemde bankacılık sektörünün likidite ihtiyacını azaltmaya yönelik, zorunlu karşılık oranlarının düşürüldüğünü, yakın zamanda ise TL zorunlu karşılıkların belirli bir oranının döviz veya altın cinsinden tutulmasına imkan sağlayan “rezerv opsiyonu mekanizması”nın politika araç setlerine dahil olduğunu vurguladı.
Oynaklık Azaltıldı
Bu araç sayesinde, döviz rezervlerinin güçlendirilmesi ve bankaların likidite yönetiminde daha fazla esneklik sağlanmasının yanı sıra, sermaye akımlarındaki dalgalanmaların döviz kuru ve finansal piyasalar üzerindeki etkilerinin de yumuşatılmaya çalışıldığını vurgulayan Başçı, bu mekanizmanın, ayrıca sermaye akımlarının yurt içi piyasalar üzerinde yol açtığı oynaklığın azaltılması bakımından, diğer araçlara duyulan ihtiyacı kısmen azalttığını kaydetti.
Politika Aracımızla Kurlardaki Olası Dalgalanmanın Düşürülmesi Beklenmektedir
Başçı, bu politika aracı sayesinde Merkez Bankası'nın piyasalara müdahale ihtiyacının azaltılması ve söz konusu mekanizmanın kurlardaki olası dalgalanmaları düşürmesinin beklendiğini vurguladı. Bu mekanizmanın, bankalara döviz varlıklarını, likidite gereksinimleri doğrultusunda, serbestçe kullanabilme imkânı sunduğunu söyleyen Başçı, “Dolayısıyla, bu mekanizmanın finansal istikrarı destekleyeceği düşünülmektedir. Türk Lirası zorunlu karşılıkların bir kısmını bankalarımız döviz olarak Merkez Bankası'na yatırabilirler. Burada üst sınır yüzde 60, ancak yatıracakları miktar belli bir katsayıyla giderek artan oranlarda belirleniyor. En üst dilimde her 100 TL’lik zorunlu karşılığa karşılık 220 TL değerinde döviz getirmek zorundalar. Alt dilimlerde ise her 100 TL’lik zorunlu karşılığa karşı 130 TL’lik döviz eş değeri getirmek durumundalar” diye konuştu. ALTIN Altın için de benzer bir mekanizmanın söz konusu olduğunu dile getiren Başçı, “Türk Lirası zorunlu karşılıkların yüzde 30'una kadar, Türkiye'de işlem yapan bankalar altını getirip Merkez Bankası'na yatırabilecekler benzer bir yapı içerisinde” dedi. Başçı, bu politika araçlarının etkin kullanımı ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) aldığı ilave tedbirlerle,2010 yılı sonu itibariyle yüzde 35'e çıkan kredi büyüme hızının, 2011 yılında yüzde 25'e düşürüldüğünü açıklayarak, “2012 yılı sonunda ise kredi büyüme hızının yüzde 14 civarında gerçekleşeceği ön görülmektedir. Bugün itibariyle Türkiye'de kredi büyüme hızı sorunsuz bir şekilde sürdürülebilir seviyelere yaklaşmıştır” diyerek sözlerini tamamladı.
8 Ekim 2012 Pazartesi
Kredi Büyüme Hızı Sorunsuz Sürdürülebilir Seviyelerde
Etiketler:
faiz oranları,
konut kredileri,
krediler,
Merkez Bankası
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder